Son yıllarda tıp ilerledikçe teknik anlamda da müthiş atılımlar yapılıyor. Yıllar geçtikçe ciltte oluşan sarkmaları ve kırışıklıkları önlemek için kullanılan tekniklerde de değişim sağlanıyor. Önceki yıllarda sıkça kullanılan botoks tekniği, yerini kolajen kullanımına bırakarak bir devrimin ateşini yakmayı başarmıştır. Durum böyle olunca birçok kişinin aklında şu soru oluşuyor; botoks mu yaptırmalıyım yoksa kolajen mi kullanmalıyım?
Öncelikle iki faktörü de ayrı ayrı tanıtıp, farklarını ortaya koymak hem botoks hem de kolajeni anlatırken bize faydalı olacaktır.
Botoks Nedir?
Kırışıklık giderme tedavisinde kullanılan botoks, Clostridium Botulinum adlı laboratuvar ortamında oluşturulan bakteriden üretilen bir ekzotoksin maddesidir. Bu madde şırınga yoluyla yüzün belirli alanlarına enjekte edilerek, yüz bölgesinde meydana gelen kırışıklıkların kısa süreli tedavisini yapması dolayısıyla kişiler tarafından sıklıkla tercih edilmektedir. Botoks, sinir uçlarındaki iletimi sağlayan maddeleri engelleyerek iş görür. İşlem yapıldıktan sonra 24 ila 72 saat arasında etkiyi görebilmek mümkündür.
Botoks uygulandığında kişilerin yüz kaslarını sertleştirdiği için son yıllarda tercih edilmemeye başlamıştır. Bunun yanı sıra birçok yan etkiyi de barındırır. Mimikleri güçleştirmesi en başta sayılabilecek etkidir. Ayrıca, baş ağrısı, boyun kaslarında zayıflık, bulantı ve daha birçok yan etkiyi gösterebilir. Kalıcı olarak uygulanan botoksların kişinin vücuduna zarar vererek enfeksiyona yol açtığı da uzmanlar tarafından tespit edilmiştir. Bu ve bunu gibi sebeplerden dolayı botoks konusu son yıllarda çeşitli tartışmalara konu olmuş, kişiler tarafından daha az tercih edilir hale gelmiştir.
Kolajen Nedir?
Kolajen, vücudumuz içerisinde doğal olarak bulunan, cildimize canlılık kazandıran bir maddedir. Ancak özellikle yaşlanmaya başladığımız dönemlerde bedenimiz tarafından kolajen üretimi azalır. Böyle olunca kırışıklık dediğimiz semptomlar ile karşılaşırız. Fakat kolajeni dışarıdan takviye olarak alabiliriz. Dolayısıyla yaşlılık karşıtı bir duruş sergileyerek, canlı bir görüntüye kavuşabiliriz. Uzmanlar bir süredir botoks yerine kolajeni öneriyorlar. Bunun sebebi kolajen hem vücudumuz içerisinde bulunması nedeniyle vücudun daha kolay kabul ettiği bir madde olmasından hem de günümüzdeki en sağlıklı ve doğal yöntem olmasından dolayıdır. Balık kolajeni son yıllarda botoksa göre daha çok tercih edilmektedir. Botoksun yan etkileri düşünüldüğünde ve bazı durumlarda kalıcı hasar verdiği gözlenmesi kullanıcıların uzaklaşmasına sebep olmuştur. Özellikle 35 – 40 yaşından sonra vücudun kolajen üretiminin yüzde 20 ila 30 arasında azalması sonucunda yaşlanma belirtileri hızlı bir şekilde ortaya çıkar. Bu dönemde balık kolajen takviyesi alarak hem yaşlanmanın etkilerini azaltabilir hem de daha sağlıklı bir şekilde yaşamanın sırrını keşfedersiniz. Dışarıdan, organik olmayan maddeler ile yalnızca cildinizin değil, tüm bedeninizin sağlığını tehlikeye atabilirsiniz. Bu da sizin huzurlu bir yaşam sürmenize engel olur. Kolajen, vücudun bildiği ve ürettiği bir madde olması sebebi ile bedenimiz ile daha rahat ve sağlıklı şekilde uyum sağlar.